13 Nisan 2009 Pazartesi

Şimdi.

Şuan isteksizim , tişörtümü çıkarıp atmışım yatağa diğer eşyalar gibi , en sevdiğimde bu esasında , yatağı dolu tutup gece bu odadan uzaklaşmak.Kolayı koymuşum ama tek yudum almışım , sigara zaten kullanmam ama içeydim ondan da bir fırt çeker bırakırdım eminim.Hayata da böyle yaklaşmaktan sıkıldım , günlük belki de dakkalık istekler , tek fırt çekişler ve vazgeçişler.

Neden büyüdüm , en fazla 12 yaş iyiydi.Ne ilişkiler,ne aşklar,ne hisler,ne sorumluluklar,ne seks,ne hayata atılma derdi , herşeyden uzaksın ama gülümsüyorsun.

Bana göre aşk tanımı.

aşk bazen camında güneş bekleyen bir çiçeğe duyulan hayralıkta olabilir ,
belki düşen kar tanesine bakarken duyulan huzurdur aşk,
belki de küçük bir tebessümdür suratta beliren dokunma hissi uyandıran.

bana hiç aşık olmadılar deme.
çiçeklerin , karın , ruhun dili yok ; bilemezsin.

Bir Geminin Batışı

BİR GEMİNİN BATIŞI

O gün gece bir sularıydı. Ağlamanın her türlüsünü sevmeme rağmen bu sefer ağlamayı seçmek istemiyordum. Mert biri bana yardım etti , her zaman beni dinler kendi serzenişleriyle birleşince bu ülkeyi terk etmemiz gerektiğinin kanıtlarını dile getirirdi. Zaten seneye İstanbul’a gidecekmiş. Gitsin umurumda değil.
Ben : Gitsin umurumda değil. Benden gitsin artık benle oynamasından, keşke şimdi yanında olsam demesinden bıktım.
Mert biri : Sert bir kahkahayla: Umurunda değil mi? İlkler unutulmaz kızım. Bak bana ,hala onunla evlenmenin hayalini kuruyorum. Evet umursamıyorum da aynı zamanda. Öyle sanıyorum. Hmm .. ııı biz biz aşığız sanırım.
-Sus zaten keskin soğuk yeterince ısıttı içimi senin sözlerinin içimi yakmasına gerek yok.
- Düşünsene … Tabii sen daha Notebook’ u izlemedin. Ben işte oradaki Noah’ım .
……….

İzledim. Birini daha izledim.Onlarla olan ilişkilerine baktım. Aradım , düşündüm, kaygılandım, irdeledim, öleyazdım ; evet hep bu lafı kullanmak istedim.
Bir kere daha ona diye sözcükleri boşluğa salıverdim.

“Biri daha ölür ve anneme sıkıca sarılırım. Bunun acısı da birçokları gibi mi?

Eşanlamlılık yalanını uydurdukları günden beri çocuklar daha çok ağlar ve sen benim meleğim bir ütopyayı geri çevirmendeki hazzınla yukarılara bakarsın ; kanatlarını görmek için:

Retorik bir kaçıştır seni etkin kılan ,öyle olmadan trajik bir kahramansın.Bütün o büyülü dansını güzelin koynunda yaşarsın. Acını senfoniye dönüştürürsün , bütün bu dilemmalı oyunun içinde . Laciverdi yeşille kapatman dahi böyle; resmiliğini doğallığınla kapatmaya çalışan ; arkana alır ve yanından geçersin hayatın ve yalanın özlemini çekersin yukarılarda. Senin gerçekliğin yokluğuna inandım; yüceliğin sınırlarında geceyle sevişmeye çıktım.Etkisi sınırsız sırrı aradım dindirmek için…

Bunu yaratman dahi göz kırpman sıfırdır. Yokluk ve birdir. Varlık ve sıfırdır kendini kodlayışının sırrı ;başlangıcın. Sıfır ve birin bölünebilir mi birbirine! Çoğalmalarına engel olamazsın ama. Senin cevabın da bu olmalı. Sıfırı kendine bile bölebilmen :senin yaşamın bu denli yaratıcı ve kusursuz olmalı. Bütünden kaçışın batırsa da kendini kusursuz bir şairsin benim için ve hiçsin batık ve zengin bir gemi gibi.”
 


meloy brothers © 2008. Design by: Pocket